Kronik kansızlık, tıbbi literatürde anemi olarak da adlandırılmaktadır. Kan hastalıkları arasında en sık rastlanan durumdur ve kandaki hemoglobin değerlerinin 11 g/dL'nin altında olması olarak tanımlanır. Kronik kansızlığın en yaygın nedeni demir eksikliğidir ve bu eksiklik, dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya genelinde her 5 erkekten biri, her 3 kadından biri, her 2 gebeden biri ve her 5 çocuktan ikisi kronik kansızlık yaşamaktadır, ancak çoğu bu durumun farkında değildir. Gelişmiş ülkelerde 0-5 yaş arasındaki çocuklarda kronik kansızlık görülme sıklığı %4-20 aralığında iken, az gelişmiş ülkelerde bu oran %80'lere çıkmaktadır. Türkiye'de ise kronik kansızlık oranı %50 gibi yüksek bir düzeydedir, yani her iki çocuktan biri kronik kansızlık yaşamaktadır. Demir eksikliği özellikle 6-24 aylar arasındaki bebeklerde yaygın olup, tüm yaş gruplarında görülebilen bir sorundur ve kansızlığın en belirgin nedenidir. İnsan vücudunda yaklaşık 4 gram demir bulunmasına rağmen, bu mineral biyolojik açıdan çok önemli olup eksikliğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Demir eksikliği genellikle çocukluk, ergenlik ve hamilelik dönemlerinde ortaya çıkar. Kadınların doğurganlık dönemleri ve aylık adet kanamaları sırasında kan kaybetmeleri kronik kansızlığa neden olabilir. Ayrıca, demir içeriği düşük olan yiyeceklerin fazla tüketilmesi de kronik kansızlığın ortaya çıkmasını kolaylaştırır.

Kronik kansızlık tedavisinde genellikle demir ilaçlarının kullanılması yeterli olur. Ancak, tedavi sürecinin en az 3 ay sürmesi gerekmektedir. Bu sebeple, alımı kolay ve mide rahatsızlığına yol açmayan bir demir takviyesinin seçilmesi oldukça önemlidir. Kronik kansızlık için seçilecek ilacın emiliminin yiyeceklerden etkilenmemesi gerekmektedir. İlaç tedavisinin yanı sıra, demir içeriği zengin olan besinlerin sıkça tüketilmesi de önemlidir.

Kronik kansızlık, tedavi edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğinden, belirtiler fark edildiğinde mutlaka bir sağlık profesyoneline danışılmalıdır. Erken teşhis ve uygun tedavi ile bu durumun üstesinden gelmek mümkündür.